Bireysel başvurusu mekanizmasına sahip ulusal ve uluslararası yargı organlarının iş yükü, dışarıdan yalnızca küçük bir parçasının görülebildiği; büyük kütlenin sular altında saklı kaldığı bir buz dağına benzetilir. Buz dağının görünen kısmı, mahkemeler tarafından her yıl esasa ilişkin olarak verilen kararlardır. Asıl iş yükünü ise altta kalan, görünmeyen kısım oluşturmaktadır. Bu başvurular kaynakların çoğunu kullanmakta ve genellikle kabul edilemezlik kararı ile sonuçlanmaktadır. Özellikle son yirmi yılda, bireysel başvuru mekanizmasının öneminin artması ve giderek daha fazla kullanılması bu yargı organlarını kapasitelerini aşan bir iş yükü sorunuyla karşı karşıya bırakmıştır. İş yükü sorunu bu koruma mekanizmasının etkililiğinin devamı konusunda endişeler yaratmış ve tedbirler alınmasını gerektirmiştir. Alınan bu tedbirler kapsamında, mahkemelerin ve diğer yargısal organların kapasitelerinin artırılmasının yanında bireysel başvuruların kabul edilebilirlik kriterleri de değiştirilmiş ve yeni filtreleme mekanizmaları oluşturulmuştur. Kökeni Roma Hukuku'na dayanan de minimis non curat praetor ilkesi, anayasa hukuku ve uluslararası insan hakları hukukunda bu iş yükü sorununu çözmeye yönelik bir kabul edilebilirlik kriteri olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu kritere göre başvurucunun şikayetlerinin esastan incelenebilmesi için yalnızca mağdur statüsünün bulunması yeterli değildir, bu mağduriyetin önemli de olması gerekmektedir. Önemli zarar ölçütü olarak adlandırılabilecek bu kabul edilebilirlik kriterine göre, bir başvurunun önemli olup olmadığının takdiri yargı organları ve yargıçlara ait bir yetkidir. Bu çalışmamızda, önemli zarar ölçütüne ihtiyacı ortaya çıkaran nedenler, ölçütün anayasa hukuku ve uluslararası insan hakları hukukunda mevcut bireysel başvuru usulündeki uygulamasının kapsam ve koşulları ile uygulamaya bağlı sonuçları incelenmiştir.(ARKA KAPAKTAN)

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ
1. DE MINIMIS NON CURAT PRAETOR İLKESİ
2. KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA DE MINIMIS İLKESİNİN KAVRAMSAL KULLANIMI

BİRİNCİ BÖLÜM
ANAYASA HUKUKUNDA DE MINIMIS UYGULAMASI
1. TÜRK ANAYASA HUKUKUNDA ÖNEMLİ ZARAR ÖLÇÜTÜ
1.1. Türkiye'de Bireysel Başvuru Sistemi
1.1.1. 6216 Sayılı Kanun Tartışmaları ve Reform Önerileri
1.1.2. Bireysel Başvuru Usulü ve Kabul Edilebilirlik İncelemesi
1.2. Kabul Edilebilirlik Kriteri Olarak Anayasal ve Kişisel Önem
1.2.1. Başvurunun Anayasal Önemi Olması
1.2.2. Başvurunun Kişisel Önemi Olması
2. KARŞILAŞTIRMALI ANAYASA HUKUKUNDA ÖNEMLİ ZARAR ÖLÇÜTÜ
2.1. Amerika Modeli Writ of Certiorari Usulünde
2.2. Avrupa Modeli Anayasa Şikâyetinde
2.2.1. Federal Alman Anayasa Şikâyetinde
2.2.2. İspanyol Amparo Başvurusunda
3. DEĞERLENDİRME

İKİNCİ BÖLÜM
ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKUNDA DE MINIMIS UYGULAMASI
1. AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ HUKUKUNDA ÖNEMLİ ZARAR ÖLÇÜTÜ
1.1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Sistemi
1.1.1. Sözleşme Sistemine Yönelik Reform Çalışmaları
1.1.2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru Usulü
1.2. Kabul Edilebilirlik Kriteri Olarak Önemli Zarar Ölçütü
1.2.1. Başvurucunun Önemli Bir Zarara Uğramış Olması
1.2.2. İnsan Haklarına Saygı İlkesinin Başvurunun Esasının İncelenmesini Gerektirmesi
1.2.3. Davanın Daha Önce Ulusal Bir Mahkeme Tarafından Gereği Gibi İncelenmemiş Olması
2. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER HUKUKUNDA ÖNEMLİ ZARAR ÖLÇÜTÜ
3. DEĞERLENDİRME
SONUÇ

KAYNAKÇA
EKLER