Yaşamaya başladığımız yeni yüzyılın nitelendirmelerinden biri de biyo-teknoloji yüzyılı olacağı öngörüsüdür. Bir kısmı şu an için pratiğe geçirilmese de tasavvur ötesi olmayan bir çok yeni biyo-teknolojik atılım ve bunun insan hayatı ve sağlığına etkisi görmezden gelinemeyecek aşamaya gelmiştir. Artık insanın kendi evriminin kaderini eline aldığı söylenen bu yeni zamanlarda insan doğası dahil pek çok şey değişim ve dönüşüme uğramaktadır. Bu durumun giderek ivme kazanacağı düşünülen çok uzak olmayan gelecekte, evrim yerine insan eliyle yaratılmış yeni bir insan türünün tarih sahnesinde yerini alacağı ve belki de bugünkü homo sapiensi yani bizi tedavülden kaldıracağı dile getirilmektedir. İşte hem bu yeni gelişmeler hem de tıp etiği alanında zaten var olan tartışmalar bir hukuk felsefecisi olarak ve felsefe ile uğraşmanın cesaretiyle de, alanın dışına çıkarak ama yine felsefe ve etiğin bakışını kaybetmeden bu sorunları irdelemek isteği doğurmuştur. Hukukçu kimliğini de unutmadan meselelerin hukuki ve adalet boyutunu da hesaba katmak gereğini hissettirmiştir....
(Önsöz'den)