Satış konusu malın sözleşmeye uygunluğu, alıcı açısından büyük bir önem taşımaktadır. Alıcı satış sözleşmesiyle sadece malı teslim almayı değil, malın tahsis edeceği amaca uygunluğunu da gözetmektedir. Satış konusunun aksaklıklar içermesi, alıcının istediği amaca ulaşmasında bir engel teşkil edecektir.
Bu şekilde aksaklıkların bulunması genel olarak sözleşmenin kötü ifa edildiği anlamına gelecektir. Böyle bir durumda, alıcının alışveriş menfaati doğrudan etkilenmektedir. Dolayısıyla aksaklıkların meydana gelme rizikosu kanun koyucu tarafından özel olarak teminat altına alınmak istenilmiştir: İşte satış konusunun, kanunun belirlediği şartlarla, sözleşmeye aykırı olarak belli özellikleri taşımaması ayıp olarak nitelendirilmiş ve satıcının bunlardan doğan kusursuz bir sorumluluğunun bulunduğu kabul edilmiştir.
Bunun yanında sözleşme serbestîsi çerçevesinde, satıcı veya satış sözleşmesi tarafı olmayan bir üçüncü kişi (çoğunlukla üretici), aksaklıkların meydana gelme rizikosunu ayrı bir sözleşmesel garanti taahhüdü ile teminat altına almak isteyebilir. İşbu taahhütler, çoğunlukla ayıptan doğan sorumluluk hükümleri ile korunan menfaatler kapsamındaki rizikolarla ilgilidir. Bununla beraber, sözleşmesel garanti taahhütleri ile teminat altına alınabilecek rizikoların kapsamının daha geniş olduğu da belirtilmelidir.
Çalışmamız, üç bölümden oluşmakta ve yukarıda belirtilen konuları ayrıntıları ile ele almaktadır. ...
Giriş bölümünden